Aslı Aktürk
2021 yılında Başkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünden onur öğrencisi olarak mezun oldum. 2023 yılında yine Başkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünden onur belgesi ile ikinci lisans diplomamı aldım. Amacım mental ve fiziksel sağlığımızı oldukça derinden etkileyen sağlıklı beslenme alışkanlığını tüm danışanlarıma öğretmek ve sağlıklı beslenme konusunda farkındalık yaratmaktır. İlgi alanlarım diyabet, hipertansiyon ve hepatosteatozda beslenme olmakla birlikte çeşitli birçok konuda danışanlarıma yardımcı olmaktayım.
BESLENME DİYETETİK VE NÜTRİGENETİK
Beslenme ve diyetetik insan fizyolojisini temel olan bir bölümdür. Moleküler biyoloji ve genetik bölümü ise bu fizyoloji kilidini açan bir anahtar görevindedir. Beslenmedeki en can alıcı noktalardan biri bağırsak mikrobiyamızdır. Bu mikrobiyatayı tam olarak anlayabilmemiz için moleküler biyoloji ve genetikten daha güzel bir alan olamaz. Aynı zamanda metabolizma ve diyetetik ayrılmaz bir parçadır. Metabolizmanın çarklarını ise moleküler biyoloji ve genetik belirler. Genetik demişken birçok beslenme sorununda (çölyak, obezite, diyabet vb.) genetiğin oynadığı rol çok büyüktür. Saymakla bitiremeyeceğim bu bağlantılar “nütrigenetik” alanının doğmasına yol açmıştır. Bende bu alanda çalışarak hastalarıma daha faydalı olabileceğimi düşünüyorum. Beslenme ve diyetetik çok kompleks bir alan aynı zamanda hepimizin hayatının önemli bir parçası. Durum böyle olunca bu alanda uzman olmayan birçok kişi ortaya çıkıyor. Fakat konuya tam olarak hakim olmayan bu kişilerin önerileri istemeden de olsa uygulayanlara zarar verebiliyor. Örneğin şeker hastaları dikkatsiz tavsiyelerle çok kolay hipoglisemiye(şeker düşüklüğü) girebilir. Kontrolsüz zayıflama önerileri hayatı tehdit edebilen kalp kası kayıplarına ve gençler arasında yaygın olan anoreksiya, bulimiya gibi rahatsızlıklara sebep olabilir. Bu nedenle kişilerin daima konunun uzmanı olan diyetisyenlere danışması önemlidir.
KİLO ALMA VE VERME KONUSUNDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
Sanırım kilo vermek konusunda en yanlış bilinen mit “Karbonhidratı kesersem kilo veririm.” anlayışıdır. Karbonhidratlar vücudumuzun enerji üretiminin ana kaynağıdır. Buradaki en önemli mesele karbonhidratın formudur. Karbonhidratlar basit ve kompleks olarak ikiye ayrılmaktadır. Basit olanlar genelde işlenmiş gıdalarda bulunurken, kompleks karbonhidratlar bulgur, tahıl, ekmek gibi vitamin ve lif açısından zengin gıdalarda bulunmaktadır. Diyetimizdeki ana değişiklik karbonhidratın miktarını değil türünü değiştirmek olmalıdır. Kilo almak konusunda yapılan en büyük yanlış ise karbonhidrat-yağ-protein dengesini korumadan diyette sadece kaloriyi arttırmaktır. Bu artışın temelinde hızlı kilo alma hedefi yatar. Fakat kilo almak kilo vermek kadar uzun ve sabır isteyen bir süreçtir.
ŞOK DİYETLER
Şok diyet dediğimiz çok düşük kalorili diyetler kişinin günlük kalori alımının ciddi şekilde azaltılmasıdır. Bu diyetler genelde 1200-800 kalorinin altındadır. Hızlı kilo verme konusunda faydalı gibi görünen bu yöntemde bilinmelidir ki; alınan kalorinin azaltılması bir süre sonra bazal metabolizmayı yavaşlatacak ve kişinin kilo vermesi duraklayacaktır. Plato fazı olarak bilinen bu durum dikkat edilmezse kişiyi kısır bir döngüye sokar. Aynı zamanda şok diyetler uygulandığında vücudumuz stres durumuna girmektedir. Stres durumunda vücut kortizol hormonu üretir. Kortizol hormonu kan şekeri ile beraber insülin seviyesini de yükseltmiş olur. İnsülin seviyesinin yüksek olması vücutta karın bölgesinde yağlanmaya sebep olmaktadır. Bununla beraber şok diyetler uzun dönemde kalp yetmezliği gibi çok ciddi rahatsızlıklara da yol açabilir.
Teşekkürler..
Dyt. Aslı Aktürk